Bir macera gibi gelse de bu işin imkânı ne düzeyde?
Dünya’nın yapısını biraz tanıdıktan sonra işin asıl kısmına geleceğiz. Hayaller ve gerçeklerdeki bir diğer konumuz.
Yaşadığımız yüzey kısım yani kabuk, ortalama 40 kilometre kadar. “Ne var ya 40 km’de?” dediğinizi duyar gibiyiz ancak işler o kadar kolay değil.
Bir kürekle ya da devasa bir matkapla ilerleyebileceğimizi düşünelim. Mantoya ulaştığımızda zorluklar başlıyor. Tabaka yaklaşık 2.900 kilometre derinlikte ve inanılmaz sıcaklıklarla dolu.
Mantoda sıcaklık 1.000 ila 3.700 derece arasında değişiyor. Bu sıcaklıkta bırakın matkapla kazmayı, kullanılan her türlü malzeme erir ve yok olur.
Daha da derine, çekirdeğe ulaşmayı hayal edersek işler iyice çılgınlaşıyor. Dünya’nın en iç kısmında yer alan çekirdeğin sıcaklığı ise 6.000 dereceye kadar ulaşabiliyor yani Güneş’in ısısından sadece 500 derece düşük.
Ayrıca iç çekirdek katı demir-nikelden, dış çekirdek ise sıvı metallerden oluşuyor. Burada kazmaya çalışmak, bir nevi çorba karıştırmak gibi olur; bir yere varamayız.
Şu ana kadar insanlığın kazmayı başardığı en derin yer, Kola Süper Derin Sondaj Kuyusu. Rusya’da yapılan bu sondaj çalışmasında, 12 kilometre kadar derine ulaşıldı ve bu da Dünya’nın çapının yaklaşık yüzde 0,2’sine denk geliyor! Kazma işlemi burada durdu çünkü sıcaklık, beklenenden çok daha fazla arttı ve ekipmanların dayanıklılığı yeterli olmadı.
Bilim kurgu dünyasında belki bu mümkün olabilir ancak günümüz bilimi ve teknolojisiyle bırakın, Dünya’nın öbür tarafına ulaşmayı, mantoyu geçmek bile neredeyse imkânsız.
Ayrıca diyelim ki başardık, kazdığımız devasa delik, Dünya’nın yapısal dengesini bozabilir ve doğal afetlere yol açabilir.
Sonuç olarak, dünyanın öbür tarafına kadar kazmak, harika bir hayal gücü egzersizi olsa da pratikte mümkün değil.
Yorumlar (0)