İkinci Dünya Savaşı sonrası bütün Avrupa bir daha eskisi gibi olmayacak şekilde değişti, İtalya da bu değişime katılan ülkeler arasında. İtalya’da yaşanan bu değişimi en net gördüğümüz alan ise sinema oldu çünkü faşist Mussolini döneminde yapılan propaganda filmlerinden sıkılmış olan sinemacılar İtalyan filmleri ile yeni bir dünyanın kapılarının aralandığını herkese göstermek istediler.
İşte ne olduysa o günden sonra oldu ve İtalyan filmleri, yeni gerçekçilik akımı ile birlikte yeni bir kimlik kazandılar. Bu dönemin sinema üzerindeki etkileri o kadar büyük oldu ki bazılarını sonrasında ve hatta bugün yapılan filmlerde bile görmek mümkün. Tabii bütün külliyata hakim olmak kolay değil ama gelin bazı klasik İtalyan filmlerine yakından bakalım ve izleyiciye sundukları hikayeler üzerinden ülke sinemasının yapısını daha iyi anlayalım.
Il tempo si è fermato filmi, genç bir üniversite öğrencisinin yanına kaldığı adamın karısının doğum yapması üzerine onun görevi olan bekçiliği kabul etmesiyle başlıyor. Genç adam dağ başında bir barajda bekçilik yapmaya başlar. Bu sessiz ve ıssız ortamda yanında sadece onun gibi bekçi olan yaşlı bir adam vardır. Zaman geçip aradaki buzlar çözülünce iki adam arasında bir dostluk oluşmaya başlar.
Dünyada Girl with a Suitcase adıyla vizyona giren La ragazza con la valigia filminde genç bir kadının hikayesini izliyoruz. Elinde bavuluyla zengin bir adam için sevgilisini terk eden genç kız, sonrasında yeniden ortada kalır. Bir yandan hayatta kalmaya çalışan bir yandan da çılgın bir gece hayatı yaşayan karakterimiz bir sahil kasabasına gittiği zaman işler iyice karışır ve onu kurtaracak olan erkek kardeşi olacaktır.
Başarılı bir kara komedi anlatısına sahip olan Mafioso, uzun yıllardır Milano’da çalışan bir Sicilyalının ailesini görmek için köyüne gitmesi ile başlıyor. Kendisi alışık olsa bile kuzeyli olan karısı bu ortama oldukça yabancı kalır. Karakterimiz eski arkadaşlarıyla hasret giderirken Elinde bavuluyla zengin bir adam için sevgilisini terk eden genç kız, Evden ava diye çıkan acemi suikastçi, kendini New York’ta bulacaktır.
Dünyada Bitter Rice adıyla vizyona giren Riso amaro, İtalya yeni gerçekçilik akımının en dikkat çeken filmleri arasında. İki hırsız, Kuzey İtalya’da polisten kaçarken kendilerini kadın işçilerin arasında bulur ve onlarla beraber yola düşer. Kadın işçilerden bir tanesi, çalışma izni olmayan ikiliyi bir şekilde pirinç tarlalarında işe sokar. Sonrasında yaşananlar ise büyük bir hırsızlığın taşradaki yansımasını gözler önüne serer.
Sacco e Vanzetti filminde gerçekten yaşamış İtalyan asıllı iki anarşist olan Nicola Sacco ve Bartolomeo Vanzetti’nin hikayesini izliyoruz. İkili 1920 yılında ABD Massachusetts’te bir soygun yapmaya kalkarlar. Soygun sırada işler ters gider ve iki kişiyi öldürmek zorunda kalırlar. Bunun üzerine mahkemede her ikisi de ölüm cezasına çarptırılır. Film, uluslararası alanda pek çok ödüle layık görüldü.
İtalya’da işsizliğin en yüksek olduğu dönemde yaşanmış gerçek bir olaya dayanan Roma ore 11 filmi, bir sekreterlik işi için verilen iş ilanına 200 kadının başvurmasıyla başlıyor. Bir merdivende iş görüşmesi için bekleyen kadınlar arasında toplumun her kesiminden insan vardır. Merdivenin çökmesi, onlarca kişinin ölmesi ve onlarca kişinin de yaralanması üzerine hikaye derin bir sınıfsal sorgulamaya dönüşüyor.
Sicilya taşra hayatını ve geleneksel hayatını mizahi dille eleştiren bir yapım olan Sedotta e abbandonata filminde kalabalık bir aile hikayesi izliyoruz. Her şey büyük kız kardeşin nişanlısının küçük kız kardeşi kandırarak onunla ilişkiye girmesi ile başlar. 16 yaşındaki kız hamile kalınca babası, büyüğü bırakıp küçükle evlenmesini ister ama adam ortadan kaybolur. Bunun üzerine baba, aile şerefini koruma mücadelesine atılır.
Ülkemizde Her Türlü Kuşkunun Ötesinde Bir Vatandaş Üstüne Soruşturma adıyla vizyona giren Indagine su un cittadino al di sopra di ogni sospetto filminde ilginç bir kara mizah anlatısı izliyoruz. Sayısız ödüle layık görülen filmin hikayesi, bir polis müfettişinin metresi öldürmesi ile başlıyor. Genç bir polis, müfettişe yardım ederek şüpheli olarak başkalarını ortaya atar.
Ülkemizde Bisiklet Hırsızları adıyla vizyona giren Ladri di biciclette filmi demek, İtalyan yeni gerçekçiliğin ta kendisi demektir. Savaş sonrası Roma şehrinde geçen hikayede hayatta kalma mücadelesi veren sıradan bir işçinin hayatını izliyoruz. Uzun bir zaman sonra iş bulan ama iş için gerekli bisikleti çaldıran karakterimiz oğluyla beraber şehri karış karış gezmeye ve çalınan bisikleti aramaya başlar.
Dünyada The Best of Youth adıyla vizyona giren La meglio gioventù filminde bir aile üzerinden anlatılan bir tür kuşaklar arası çatışmaya tanık oluyoruz. 1966 yılında başlayan hikaye yıl yıl biraz daha katmanlı hale geliyor ve 2003’e kadar sürüyor. Kimlerine göre bir ömür süren bu süre boyunca orta sınıf bir ailenin kendi içlerinde ve dış dünya ile yaşadıkları çatışmalar ekrana yansıyor.
Ülkemizde Cennet Sineması ismiyle vizyona giren Nuovo Cinema Paradiso, en önemli dünya klasiklerinden biri olarak kabul edilir ve müzikleri Ennio Morricone tarafından yapılmıştır. Hikaye, bir yönetmenin sevgilisinin ona annesinin aradığını ve Alfredo’nun öldüğünü söylemesi ile başlar. Alfredo aslında yönetmenin çocukluğunda ilk kez ona sinemanın ne olduğu gösteren bir film makinistidir.
Kendine özgü tarzlarıyla dikkat çeken klasik İtalyan filmlerinden bazılarını listeledik ve kısaca izleyiciye sundukları hikayelerden bahsettik. Elbette bu liste çok daha uzun olabilirdi. Listemizde olmasını istediğiniz İtalyan filmlerini yorumlarda paylaşabilirsiniz.
Yorumlar (0)